Doğum sonrası (Postpartum) depresyon
Doğum sonrası (Postpartum) depresyon
Mutlu evliliği taçlandırmak isteyen bireyler çocuk sahibi olarak hayatlarına yeni bir tad neşe ışık katmışlardır. Bebek evin neşesi olup hayata renk kattığı tartışılmaz bir gerçektir. Bebeğin doğumunu ben şu şekilde tasvir ederim, aslında evimizin bir odası daha varmış ama orayı hiç acmamimişız ve yeni gelen bebekle birlikte o hiç açmadığımiz oda birden açılıyor ve içerisinde tarifi mümkün olmayan duygular durumlar bizim keşfimiz ve öğrenme sürecimiz için bekliyor. Evet bizler de aslında yeni doğan ile birlikte yeni durumlar duygular ile karşı karşıya kalıyoruz.
Heyecanla beklenen hamilelik sonrası doğum süreci aile bireyleri için özellikle de anne için ciddi sorumlulukları da beraberindqqe getirir. Doğum sonrasında ailenin ve özellikle annenin hayatı artık eskisi gibi olmayacaktır. Anne hormonal ve biyolojik değişimlerin yanı sıra bebek bakımı sağlamak, bebek için güvenli bir çevre oluşturmak, bebekle iletişim kurmak, yeni rolleri öğrenmek, aile duyarlılığını geliştirmek ve bebekle ilgili problemlerle baş etmek zorundadır. Bu gibi sorumluluklar ve endişe ile baş etmek herkes için kolay olmamaktadır. Anneler bu dönemde diğer yaşam dönemlerine oranla duygusal sorunları daha sık yaşamaktadırlar. Yeni doğadan önce en ufak yaşadığı herhangi bir sıkıntı ile baş etmesi daha kolay iken doğumdan sonra daha hassas, dikkati dağınık , zihni karışık, problemleri çözmede sorun yaşadığı ve bunlarla birlikte mutsuzluk cereyan etmektedir. Birçok kadın hafif hüzün ve kaygı yanında duygulanımda da dalgalanma hisseder. Çünkü anne Postpartum dönem diye adlandırdığımız bir donemdedir.
Belirtileri Nelerdir?
Bu belirtiler normalde 7-10 gün içinde kendiliğinden düzelir ve normal olarak kabul edilir, fakat ilerleyen dönemlerde bu semptomların azalmaması ve hatta artması durumunda doğum sonrası (post partum) depresyon gelişir. Semptomları ele alırken ilk 4 yada 6 hafta önemli. Aşağıda ki belirtilerin doğumdan sonra ilk 4 yada 6 hafta dan itibaren başlamış olması gerekiyor.
Belirtileri;
• Yoğun hüzün ya da kendini boşlukta hissetme,
• Aşırı yorgunluk, enerji eksikliği enerjinin vücudundan çekilmesi, elleri kolları hareket ettirecek gücü kendinde bulamama gibi bedensel yakınmalar
• Kendilerine keyif veren etkinliklerden uzak durma bunun yanında aile arkadaş çevresinden uzaklasma
• Cinsel isteksizlik
• Bebeklerine karşı suçluluk hissetme, öz akımı ile ilgili yeterince ilgilenmediği düşüncesi
• Bebeğini yeterince sevmediği, onun beslenmesinde eksikliklerinin olduğu ve bebeğine zarar verecek olma korkusu
• Dikkati toplayamama, hafıza sorunları yaşaması
• Aşırı derecede hareketlilik yerinde duramama olabileceği gibi bunun aksine durgunluk, isteksizlik hareketlerde yavaşlama kendi kabuğuna cekilme de görülebilir.
• Endişeli olma hali, çabuk sinirlenme, sıkıntilanma, bunalma durumu, anlamsız yere ağlamalar ve panik atak
• yemek yeme sorunları , İştahsızlık, kilo kaybı, uykusuzluk
• Bebekle ilgilenmeyi reddetme ve bebeği öldürmek istemeyle ilgili düşünceler
• Bu kadar sıkıntılı duygulara sahip olduğu için kendisini suçlu hissetme, ilgisinde ve isteklerinde azalma,
Doğum sonrası depresyon nedenleri nelerdir?
Başlıca nedenleri 2 başlık altında toplayabiliriz. Biyolojik ve psikososyal nedenler.
Biyolojik nedenler: Burada daha çok hormonlar etkilidir. Gebelik dönemiyle birlikte yükselen östrojen ve progesteron düzeylerinin doğumdan sonra aniden düşmesi. Yeni doğum yapan anneler ve depresyon yaşayan bireylerde ortak nokta beyinlerinde gerekli olan biyokimyasal maddelerin azalmis olmasidir. Azalan biyokimyasal maddelerden en önemlisi serotonindir. Serotoninin canlılık, mutluluk, zindelik hissi verme özelliği vardır. Bu sebepten beyindeki seretonin hormonu miktarının ciddi boyutlarda azalması anneyi depresyona çok daha yatkın hale getirmektedir. Aynı zamanda annede doğumdan önce depresyon geçmişi varsa ve genetik olarak yatkın ise ve ailesinde bu durumu yaşayan bireylerin varlığı söz konusu ise bu durumlar doğum sonrası depresyonu tetiklemektedir.
Yapilan bir çalışmada, Doğum sonrasında depresyonun arttığını, azaldığını ya da değişmediğini bildiren çalismalar vardir. Watson ve ark.’nin yaptığı çalışmada 128 kadinda gebeligin 24. haftasindan önce psikiyatrik hastalik %6 iken, dogum sonrasi 6. haftada %16’ya (%75’i depresyon) yükselmistir.
Psikososyal nedenler: Doğum yapan tüm kadınlarda hormonal değişiklikler olmasına rağmen psikiatrik bozuklukların ancak kadınların %10-15’inde gelişmesi sosyal bir takım değişiklikler ve değerler ile bagdastirilabilir. Örneğin, sosyal stres, kişiler arası ilişkiler, sosyal destekle bu gibi faktörlerin annenin hayatında önemli bir yeri bulunmaktadır. Hayatlarını kendilerinden çok dış faktörlerin yönettiğini düşünen, kendisi için değil bir başkası için yada başka değer yargilar için yaşamlarını şekillendiren anneler de doğum sonrası depresyon görülme oranı daha fazladır.
Gebeliğin planlanmış yada planlanmamiş olması, yeni doğan bebeğin bakımı ile ilgili çevreden bir çok bilgi paylaşılması annenin, anneliğe hazır olmadığını düşünerek bu rolü benimseyememe genellikle anne de endişe ve korkunun artmasına sebep olarak depresyonu tetikleyebilir. Gerek aileden gerek arkadaş çevresinden yani sosyal desteğin yetersiz oluşu, hamilelik döneminde ve sonrasında stresli yaşam olaylarının meydana gelmesi ve devam etmesi, eşi ile olan iletişimi, eşinin kendisine olan saygısı, anlayışlı yaklaşımı, olumlu olumsuz evlilik ilişkileri, kendi ile ilgili düşük benlik saygısı, eğitim durumu, geçirmiş olduğu doğum sayısı, kültürel mitler yani erkek bebek beklentisi, emzirememe, maddi imkanlar olarak yetersiz oluşu anne de çaresizlik ve başarısızlık duygularının yaşanmasına neden olur bu durumdan depresyona etki eden etkenlerdir. Bebeğin huysuz kolik bir bebek oluşu da annenin kendisini yetersiz hissetmesine neden olmaktadır.
Doğum sonrası depresyon da Neler yapılmalıdır?
Post partum depresyon, sadece anne için değil, bebek ve tüm aile için olumsuz sonuçlar doğurabileceğinden özel bir yaklaşım gerektirmektedir. Bu süreçte anne bebek bağı ciddi bir şekilde bozulur, anne bebek ile bag kurmakta sıkıntı yaşar çünkü annenin bilişsel düzeyi düşünme şekli de bozulmuştur. Bu sebepten psikoterapi önemli yer tutmaktadır tedavi sürecinde. Terapi ile birlikte, anneye eşinin, ailesinin, yakın arkadaşlarının desteğinin olması çok önemlidir.
Anne bebek bakımı ile tek başına ilgilenmemeli, bir yardımcı mutlaka olmalidir. Evin işi, yemek, temizlik vs gibi işlerde de ya aile çevresinden destek alınmalı yada bir yardımcı tutulmalı çünkü mükemme insan yoktur mükemmel anne de yoktur. Bir alanı yapmaya çalışırken diğer bir alanın sekteye uğramasi normal. Anne kendisine uyumak için vakit ayırmalı, bebeğin uyuduğu zamanda anne de dinlenmek için odasına geçmeli. Gün içerisinde duş almalı, 15 dk da olsa dışarıda kendi başına yürüyüş yapmalı temiz hava almalıdır. Güneşli havaları iyi değerlendirmeli çünkü D Vitamini eksikliğinin depresyonu tetiklediği literatüre girmiş bulunmaktadır. Anne başka anneler ile bebek te başka bebekler ile kiyaslanmamali aksi takdirde annede yetersizlik duygusu meydana gelecektir ve bu kısır döngüden kurtulması zaman alacaktır. Doğumdan önce yaptığı aktiviteler gündelik yaşam olayları ele alınmalı ve doğumla birlikte geriye atılan ihmal edilen aktiviteler tekrar gün yüzüne çıkarılıp yapılması sağlanmalıdır.
Bu dönem zor ve sıkıntılı olmakla birlikte atlatilamayacak bir dönem değildir. Yeter ki doğru zamanda dugru şekilde tedavi olunsun.
Uzman Psikolog Havva Betül ÖZOĞUL
Rendevu İçin: 0544 204 61 82 ve 0322 234 9 234
KAYNAKLAR
1- Bayar R, Gökçay G, Annelik Bunalýmý: Ben Hasta Değilim, Nobel Tıp Kitapevi, 1999.
2. Kısa C. [Postpartum psychiatric disorders]. 3P Dergisi 2004;12(Ek 4):3-6.
3. Dilbaz N, Enez A. Kadın ve depresyon: Doğum sonrası görülen duygudurum bozuklukları. Turkiye Klinikleri J Int Med Sci 2007;3(47):32-40.
4. www.florence.com.tr
Yazı EtiketleriDoğum sonrası (Postpartum) depresyon