Vajinismus (Kadınlarda Cinsel İlişkiye Girememe) Nedir? Vajinismus, ülkemizde her 10 kadından 1’inde görülen yaygın bir cinsel işlev problemidir. Bu rahatsızlık, vajinusmus tedavisi almak için başvuran kişiler arasında yer almaktadır. Ancak, vajinusmus hakkında bilgi sahibi olmayan, bu durumu bir rahatsızlık olarak kabul etmeyen ya da tedavi arayışına girmeyen birçok kadın bulunmaktadır. Adana’da vajinusmus tedavi hizmeti sunmamıza […]
Vajinismus tedavi süreci vajinismus olan kadınların oldukça merak ettiği ve maalesef kaygılandıkları bir konu. Sırf bu kaygıdan dolayı yıllarca tedaviyi ertelemekte ve tedavi olmaktan kaçınmaktalar. Hemen hepinizin kafasında tedavi sürecinde canım yanacak mı?, acıyacak mı?, parmak egzersizi yapacak mıyım? sorularının olduğunu biliyorum ve hepsine hayır diyorum. Bu makaleyi yazmamın nedeni işte bu sorulara yanıt bulanız ve vajinismus tadavi sürecini kabataslak da olsa anlamanız.
Vajinusmus uzman bir terapist eşliğinde kolayca çözümlenebilecek bir problemdir’. Yıllarca bu sorunu yaşamış danışanlarımın hemen hepsinin söylediği cümle: bu kadarlık şey için neden bu kadar ertelemişim, onca yılı boşa geçirmişim. Bunu söylerken kesinlikle vajinusmusun çok basit, sıradan bir rahatsızlık olduğu çıkarılmamalıdır. Vajinusmus genellikle kolayca çözümlenebilir olmasının yanında aile ilişkilerini ciddi derecede etkileyen, kişiyi aşırı şekilde sıkıntıya sokan bir problemdir ve vajinusmus kadınlarının tedaviyle ilgili kaygıları nedeniyle tedaviyi ertelemeleri, kaçınmaları işi daha da çıkmaz bir noktaya getirmektedir. Her cinsel birliktelik denemesi olumsuz şekilde sonuçlandıkça kişinin kendine olan güveni azalır, umudu tükenir ve bir çaresizlik duygusuna kapılır. Uzun süre vajinusmus olan kadınların çoğunda vajinusmusa depresif belirtiler eklenmektedir. Bu nedenle vajinusmus olduğunu düşünen kişilerden isteğimiz bu problemi ertelemeden ve problemin şiddeti artmadan doğru adrese başvuruda bulunmaları.
Uzman Aile Danışmanı Derya SEYDİOĞLUÖzel Kariyer Aile Danışma MerkeziGelişim; insanın anne karnından (döllenmeden) başlayarak bedensel, zihinsel, dilsel, duygusal ve sosyal yönden farklılaşması ve büyümesidir. Gelişme bir diğer deyişle olgunlaşma ve öğrenme etkileşiminin ürünüdür.
Paniği anlamak için öncelikle korkuyu bilmeliyiz. Şimdi hayal etmenizi istiyorum. Yoğun bir caddede yürüyorsunuz, karşıdan karşıya geçeceksiniz, tam iki üç adım attınız ki bir arabanın size doğru hızla geldiğini görüyorsunuz çok büyük ihtimalle hissedeceğiniz duygu korku olur. Kalp atışlarınız hızlanır, bakışlarınız arabayla aranızda olan mesafeye odaklanır ve güvenli tarafa geçmek için bir eylemde bulunursunuz. Yani korku sizi bir an evvel güvenliğe ulaşmanız için harekete geçirir. Karşı yöne geçmek için adımlarınızı hızlandırıyorsunuz ki tam ters istikametten gelen başka arabalar olduğunu görüp kendinizi yolun ortasında ne yöne gideceğini bilemez şekilde buluyorsunuz. Kalp atışlarınız daha da hızlanıyor, görüntü aniden bulanıklaşıyor, rastgele bir yöne doğru koşma iç güdüsü oluşuyor, yani paniğe kapılıyorsunuz. Buradan anlayacağınız üzere korku bizi harekete geçiren, algılarımızı keskinleştiren ve tehlikeden kurtulmak için motivasyon oluşturan duygudur. Panik ise algımızı bulanıklaştırır, kişi ne yapacağını bilemez ve adeta şaşkına döner. Anlatmış olduğum böyle bir durumda hemen herkes korkar ve panik yaşar çünkü ortada gerçek bir tehlike durumu vardır. Fakat bazen gerçek bir tehlike durumu olmadan da aynı belirtiler yaşanır. İşte gerçek bir tehlike durumu olmadan aniden ortaya çıkan yoğun korku nöbetine panik atak diyoruz.